HAYATIMIZDA KİTAPLAR/Gitanjali İlahiler

RABİNDRANATH TAGORE/ GİTANJALİ İLAHİLER

“Prens elbiseleriyle süslenen ve boynuna kıymetli gerdanlıklar takılan çocuk oyundaki bütün neş’esini kaybeder, elbisesi her adımında ona bir mâni vücuda getirir. Onu yırtmak veya tozlandırmak korkusuyla kendisini dünyadan çeker ve hattâ harekete bile cesareti kalmaz…. “

Rabindranath Tagore / Gitanjali İlahiler

” Kendimi zilletin mes’ud derinliğinde – sönük bir ışığın gölgesinde kaybolmaya terk ettim.

Güneşle işlenmiş zulmetin rahatlığı kalbime ağır ağır yayıldı. Niçin seyahat etmiş olduğumu unuttum, aklımı gölgelerin dolambaçlarına ve şarkılara hiç mukavemetsiz teslim ettim.

Nihayet uykumdan uyanıp da gözlerimi açınca seni, gülümseyişinle uykumu kaplıyor ve yanımda duruyor gördüm. Halbuki ben yolumun uzunluğundan, yoruculuğundan ve sana varmak için yapılacak mücadelenin çetinliğinden ne kadar korkmuştum.”

Hintli şair, yazar, besteci, ressam ve mistik, aynı zamanda Hindistan’ın önde gelen yaratıcı sanatçılarından olan Tagore (Ulu Bilge Debendranath Tagore ‘un oğlu) Gitanjali’ yi karısı ve iki çocuğunu kaybettiği bir dönemde yazmış.

Düz yazının şiirleştirildi 103 adet ilahiden oluşan kitapta Tagore dünya ile bağını kopartarak uhteviyata yönelmiş. Her birinin içinde derin anlamlar yüklü. Çevirisi yoğun siyasi hayatında beş kez başbakanlık yapmış aynı zamanda şair, yazar ve çevirmen Bülent Ecevit tarafından yapılmış. Arapça kelimelerin çokca yer aldığı anlaşılması ve okuması zor bir kitap.
Merak eden için 47 sayfa olması okumak için iyi.

Kitaptan birkaç bölümden alıntı paylaşacak olursam:

“… Herhalde sabah olacak, karanlık gidecek ve sesin gökleri yararak altından nehirler halinde akacak.

O zaman senin sözlerin, benim kuş yuvalarımın her birinden şarkı kanatları takacak ve senin nağmelerin benim bütün koruluklarımda çiçek halinde açacak”

“… Işık, âh nerede ışık? Onu arzunun tutuşan ateşiyle yak. Gök gürülder ve rüzgâr boşlukta uğuldayarak eser. Gece kara taş gibi siyah. Saatler karanlıkta geçmesin. Aşk lâmbasını kendi hayatınla yak!”

“… Hürriyet benim tek arzumdur, fakat onu ümit etmekten utanıyorum … “

“… Dilde eski kelimeler sönünce kalpten gelen yeni nağmeler meydana çıkıyor ve eski yolların kaybolduğu yerde, hârikalarla dolu yeni bir ülke yükseliyor.”

“… Arzu, aklı gaflet ve tozla körleştirdiği zaman, ey mukaddes kimse, ey uyanık Sen, ışığınla gel, gürlemenle gel…”

“… Sabah ilerledi, kuş yorgun nağmeler mırıldanıyor, Neem yaprakları üstümüzde hışırdıyor ve ben oturmuş düşünüyor, düşünüyor…”

İyi okumalar.

Hayatınızdan kitaplar hiç eksik olmasın.


Tags:


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir