BURAK AKSAK / LEYLA İLE MECNUN
“Zaman döngüseldir ve farklı seçimler yapsan da aynı hayatı yaşarsın. Sana verilmiş bir ömür vardır. Bu dünyadaki zamanın bellidir. Ve her şey bir denge içindedir. Biz… Daha doğrusu ben, o dengeyi bozdum…”
Burak Aksak / Leyla ile Mecnun
Doğu edebiyatının klasiklerinden bir aşk hikayesi olan ve 7.yy.da Kays b. el- Mülevvah’ın amcasının kızına karşı beslediği duyguları dile getirdiği şiirlerden etkilenilerek anlatılan bir aşk hikayesi olan Leyla ile Mecnun ‘u, 16.yy da kaleme alınan Divan Edebiyatı şairi Fuzili’ den farklı olarak bu kez mahalle bakkallarından marketlere /alışveriş merkezlerine geçtiğimiz 21.yy başlarındaki Leyla ile Mecnun un kitabımızdaki traji komik imkansız aşk hikayesiyle karşılaşıyorsunuz kitapta.
Aynı gün, aynı hastanede dünyaya gelen iki bebeğin, hastanede yatak sayısının azlığından dolayı yan yana yatırılmalarıyla kalpleri birbirleriyle mühürlenir.
Aynı mahallede yaşamalarına rağmen Mecnun’un Leyla yı 25 yıl sonra görmesiyle aşkı uğruna başlayan, Mecnun’un hem dış hem iç dünyasının anlatıldığı, arkadaşlığın, dostluğun, birlik ve beraberliğin sevginin, aşkın ele alındığı olaylar, hem düşündürüp hem güldürüp hem de yok artık bukadar da olmaz dedirterek anlatılıyor kitapta.
(Eğlendirip hüzünlendirirken ders veriyor kısacası.)
Bir bakmışsınız hiç farkında olmadan olayların içine girmiş , kitabın içinde bir karakter gibi buluvermişsiniz kendinizi.
Bir aşk imkansız olunca birleştirmeye çalışanlar olduğu gibi ayırmaya çalışanlarda olacak hayatta,
Bir aşk imkansız olunca yüzyıllar geçsede sonuç yine değişmeyecek be Mecnun kapı gibi babanda olsa bu hayatta…
Tüm sevenlere gelsin….
” Bir yanımız çöl bir yanımız deniz… ”
“Belli ki âşık olmuşsun evlat. Çaresiz âşıkların son durağıdır burası. Sevdiğine kavuşursan meşk, kavuşamazsan aşk olur. Kavuşamayan âşıklar bu çölde ararlar sevdiğini. Kavuşanlarsa emlakçı emlakçı dolanır dururlar artık, 2+1 kombili. Anlat bakalım, sen nasıl kaybettin sevdiğini?”
Çocukken babam hakkında düşündüğüm iki şey vardı, biri babamın her şeyi bildiği, diğeri de ölümsüz olduğu. Büyüdükçe bu düşüncem de kayboldu gitti. Zamanla babamdan daha çok şey bildiğimi, hatta babamın aslında hiçbir şey bilmediğini bile düşünmeye başladım. Ama bugün gördüm ki, babam gerçekten de her şeyi biliyor. Ve umarım ölümsüzdür de asla ölmez.
Belki güzel sözler de söylememiş olabilir ama bunların hiçbiri babaların oğullarını sevmediğini göstermez. İmkânsız gibi görünen bir hayalin peşinden koşan oğluna yardım eden baba, dünyadaki tüm “canım oğlum” diye başlayan sözlere bedeldir zaten.”
Hayatınızdan kitaplar hiç eksik olmasın.
Bir yanıt yazın