WILLIAM GOLDING – SİNEKLERİN TANRISI

Sineklerin Tanrısı , daha çok karakter analizlerine ve davranışlara odaklanmış, saf ve temiz çocukların bile aslında ne kadar vahşileşebileceklerini gözler önüne seren bir kitap. İnsanın içinde pusuda yatan vahşet. Aslında hayatta kalma mücadelesine giren çocukların hikayesi.

Olaylar İngilterede 6 ila 12 yaşları arasında olan erkek çocukların gelecekteki atom savaşı sırasında, güvenilir bir yere götürülmek üzere bindirildikleri uçağın saldırıya uğraması sonucu bir adaya düşmeleriyle başlıyor.

Öykü de 4 ana karakter yer alıyor ilk Ralph ile Domuzcuk (bu lakap geldiği yerde kendisine şişman, miyop ve astımı nedeniyle zor nefes aldığı için takılmış) tanışıyor.

-Raph iyi huylu bir çocuk , Deniz Kuvvetleri’nde binbaşı olan babası gelip onları kurtarıncaya kadar yetişkinlerin baskısından uzak, çok hoş vakit geçireceklerine inandığından sevinç içinde. Kitabın ilerleyen bölümlerinde bu sevinç yerini şef olarak seçilmesi ile artan sorumluluğa korkuya, hayatta kalma mücadelesine bırakmaktadır.

-Domuzcuk ise çocuklar içinde en zeki ve öngörülü olanı, Ralph’ ın hep yanında oluyor.

-Jack, kendisine rakip gördüğü Raph in tam tersi kendinden başkasını düşünmeyen, avcı, baskıcı ve kötülüğe yönelik ortalığa vahşet saçan bir çocuk.(Evet çocuk diyorum hem çocuk olup hemde nasıl bu kadar vahşi olabiliyorlar)

-Birde Simon var herkesin derdini dert edinen iyi yürekli, mistik ermiş gibi bir çocuk. İyi olanda kitabın sonuna kadarda yaşamıyor maalesef.

Adaya ilk düştüklerinde birlikte hareket eden çocuklar zamanla gruplaşmaya başlıyorlar. Jack ve Ralph in liderlik için seçiminde kazanan Ralph oluyor. Jack ise bunu hiçbir zaman kabullenemiyor , zaten ilerde kendi kabilesini kuracaktır. (Liderlik savaşları yüzyıllardır süre gelen bir şey, belki burada çocuklara indirgenmesi hiç bitmeyecek bu savaşı gösteriyordur bize) Ralph, iş bölümü yaparak bir düzen kurmaya çalışırken tek isteği kurtulmak için adada bir ateş yakıp o ateşten çıkan dumanın bir gemi veya uçak tarafından fark edilmesidir. Fakat Jack bunu pek umursamaz onun tek isteği avlanmaktır.

Olaylar kitabın ortalarına kadar monoton ilerlese de kitabın kalan yarısında iki lider arasındaki çatışmanın nelere sebep olacağını beklenildiği gibi üzülerek görüyoruz.(Buda belki savaşa atıftır) İlk başlarda beni çok sarmayan kitap sonlara doğru biraz hareketlendi diyebilirim.

Öykü de neden bütün çocuklar erkek, öldürülen domuz neden yavrularını emziren bir anne, yazar burada ince mesajlar koymuş kitaba, üfleyince sönecek ateşle, yanan koca bir ada gibi.

Gelelim Kitaptan Alıntılar Kısmı na :

– ” Oynamak hoştu ve yaşamları öylesine dopdoluydu ki, umuda gerek duymuyorlar, umudun ne olduğunu unutuyorlardı… ”.

– ” Her şeyin bir doktoru vardır. Kafanızın içinin bile bir doktoru vardır,”

– ” Boşu boşuna hep korkup duracak mıyız yani?”
Bir hayvan olmadığını biliyorum; yani öyle pençeleri filan olan bir hayvan demek istiyorum. Ancak Ancak ne?
“Ancak insanlardan korkmadığımız sürece.”.

İyi okumalar.

Hayatınızdan kitaplar hiç eksik olmasın.