Bir beagle ile tanışın: PAŞA
Bir sosyal medya ilanı ile bir gecede hayatımıza aniden giriş yapan kadife kulaklı bir oğlan ile tanıştıracağım sizi:
PAŞA
Hayatımıza girdiğinde 1 yaşındaydı, şu anda 3 yaşında. O gelene kadar evin içerisinde 4 ayaklı bir canlının dolaşıyor olması düşüncesi benim için hayalini bile kuramayacak düzeyde imkansızdı. Korku, tedirginlik, endişe, tatlılık, muhtaçlık, sevgi, kaos, stres, mutluluk…tüm tezat duyguları aynı anda yaşadığım bir geceydi hayatıma habersizce girdiği o ilk gece. Habersizceydi çünkü sevgili eşim kucağında onunla geldi bir gece ansızın kapıya. Koltuğun bir köşesine kıvrılarak küçücük olduğu o anı hiç unutamam. Usluyum ben kibar bir köpeğim bırakma beni der gibi bakışı…ki o da ilk geldiği bu ev konusunda endişeliydi stresliydi. Bakışlarında hep bi hüzün vardı.
İlk 1 ayımız birbirimize alışmaya çalışmak ile vazgeçmek arasında gelgitler yaşayarak geçti. O bana alışık değildi ben ise ona. Nasıl olacak bir arada diye sinirden ağladığım zamanlar oldu. O kadar tatlıydı ki. Hem yanında olmak istiyordum, hem uzağında. Ya alışamazsak birbirimize? Geri götürebilir miydik? Geri alırlar mıydı? Huyunu, suyunu, bakımını bilmediğim, aşina olmadığım bir canlı ile aynı çatı altında yapabilir miydim? Sahiplenme ile vazgeçme arasındaki ince çizgide geldim gittim 1 ay.
Sonra ne mi oldu :
Aynı yatağı paylaşan, aynı tabaktan yiyen ana oğul olduk resmen. İnsan tümüyle tüy dolu bir vücudu öpücüklere boğmak için delirebiliyormuş meğer. Bütün 1 gününü evde organik ödül bisküvisini Nasıl yapabilirim diye düşünerek gecirebiliyormus.
4 ayaklı tüylü bir çocuğu da kendi doğurdukları kadar sevip aşık olabiliyormuş meğer.
Koklayıp içine çekip bebek gibi kokuyor diyebiliyormuş meğer.
Doğduğu Didimden İstanbula , Istanbuldan Ayvalık ‘a uzanan bir aşk hikayesi bizimki. O bir Ege yiğidi. Obur, yakışıklı, sokakta hiperaktif, denizde Yunus, karada çapkın, evde ise tam bir İstanbul beyefendisi.
Gitmesi mi zor kalması mı diye kendimi sorguladığım o ilk 1 ay için kendimi kınıyorum.
Hayatım boyunca ortayı ve ayarı pek tutturamamış bir insan oldum 🙂 “Ya hep ya hiç” mottosu ile yaşadım.
Şimdilerde ise Paşama daha iyi bir ebeveyn olabilmek ve ona sağlıklı uzun bir ömür geçirtebilmek adına 49 yaşımda, emeklilik sonrası, üniversitede veteriner sağlık öğrencisi oldum bu sene. Birseyi yapıyorsak tam yapalım dimi ama 😀 Son zamanlarda yaşanan kahredici olayların da etkisinde kalarak ;köpek sahiplenmeyi tavsiye etmek ve özendirmek adina ; dergimizin bu ilk sayısında sizlere 3.evladım Paşamdan bahsetmek istedim. Korkmayın, hayatınızı zorlaştırır diye düşünmeyin.onlar dilsiz melekler. Belki sizin hayatınızın bir döneminde sizlerle olacak o. Ama siz onun tüm hayatı olacaksınız.Satın almayın, sahiplenin, “barınaktan sahiplenin”. Siz de bir cana yuva olun Görüşmek dileğiyle
Yazar Bilge Ç